04 Temmuz 2013

BİNGÖL-KOCAELİ 1300 KM'LİK GEZİ

 Motosikletle yolculuk yapmak benim için paha biçilemez bir keyif. Kişisel olarak bir çok kısa gezi yaptım bunun bir çoğu 100 km altı gezilerdi bir kaçı 300 km ve üstü oldu. en büyük hayalim uzun soluklu bir gezi gerçekleştirmekti. İnternet üzerinden onlarca motosiklet gezi öyküsü inceledim.  Motosikletim Yamaha ybr 125.Bu nedenle özellikle küçük cc motosikletlerle yapılan geziler üzerinde yoğunlaştım.
Okuduğum motosiklet gezilerinden aldığım cesaretle Bingöl den Kocaeli ye 1327 km'lik bir yolculuk yaptım, gezi üç buçuk gün sürdü.
Gezi Rotası

1.GÜN(27 HAZİRAN PERŞEMBE)
Sabah 7:30 gibi uyanıyorum. hazırlıklarımı gözden geçiriyorum; yol için yeterince kıyafet, minimum koruma ekipmanları, motosiklet için gerekli tamir araç-gereçleri, yol haritalarım, telefon ve elektronik gereçler, sıcak su termosu hepsi tamam yola hazırım. Eşyaları motosiklete yerleştirip dikkatlice bağlıyorum, hemen yola çıkamıyorum tabi, okulda halletmem gereken bir kaç iş var.
motosiklet yola hazır

Bir ara pencereden dışarıya park halindeki motosiklete bakıyorum kendi kendime ben ne yapıyorum diye soruyorum, endişeler beynime hücum ediyor, gülüyorum dilimde tek bir kelime var macera...

Saat 11:00 de işlerim bitiyor, arkadaşlarla vedalaşıyorum. Sağ olsunlar beni uğurluyorlar. 11:30 da hareket ediyorum, aynadan geriye bir göz atıyorum arkadaşlara sonra vira bismillah deyip yola düşüyorum.
beni yolcu eden arkadaşlar teşekkür ediyorum
Planım ilk gün Bingöl-Karlıova dan Erzincan'a 210 km'lik bir yol yapmak. Erzincan'a gidişte Yedisu üzerinden kestirme yolu tercih ediyorum böylelikle 100 km tasarruf sağlayacaktım. Bu planı yaparken beni nasıl zorlu bir yolun beklediğinin farkında bile değildim.
Bozuk bir şose yolda 45 km kat ettikten sonra Yedisu ilçesine varıyorum. Yolculuğun heyecanından kahvaltı yapmayı unutmuşum, karnım aç yemek yiyebilecek bir yer soruyorum, yok cevabı beni şaşırtmıyor burası sadece resmiyette bir ilçe....
Yedisu içe merkezi



Marketten atıştırmalık bir şeyler alıyorum, buralar motosiklete pek alışkın değil tuhaf tuhaf bana bakıyorlar. Biri nereye gittiğimi öğrenince maceracı mısın diye soruyor sanırım manyak mısın demenin nazikçe siydi bu.
Yol üzerinde mola veriyorum, termosumdan içtiğim sıcak çay beni kendime getiriyor.
Erzincan yolunda tek mola
 Yarım saatlik moladan sonra yola düşüyorum tekrardan, yol gittikçe bozuluyor, şose yoldan çıkıp toprak yola giriyorum, yol işaretleri ve tabelaları bitiyor. Gittikçe tenhalaşan yolda endişeleniyorum gittiğim yolun doğru olup olmadığından emin olamıyorum telefon gps ine sarılıyorum heyhat telefon çekmiyor. yolda rastladığım bir kaç kişiye yolu soruyorum bundan başka yol yok diyorlar, devam ediyorum. Bir kaç dereden geçiyorum, yollar delik deşik  yağmur ve traktör lastiklerini yol açtığı çukurlardan ilerlemek güç oluyor. bazen yokuş çıkıyorum bazen iniyorum 40 km hızı geçemiyorum
Son derece huzursuz oluyorum. Yol uzadıkça uzuyor, hiç durmuyorum yolu bitirme derdine düşünce fotoğraf çekmeyi bir tarafa bırakıyorum. 4 saatin sonunda 60-70 km si şose 80 km si toprak yolu bitirip Erzurum Erzincan karayoluna ulaşıyorum. Hızlı akan trafik olmasaydı eğilip asfaltı öpecektim.
Erzurum-Erzincan karayolu, en sıkıntılı kısmın bittiği yer 
 4 saatlik bu zorlu yolculuk sonunda motosiklet dayanıklılık  testinden geçti ben ise sabır testinden geçtim. Yolculuğumun en yorucu kısmını geride bıraktım.

Yorucu etaptan sonra çay çok iyi geliyor. Bundan sonra Erzincan'a kadar yol çok iyi 45 dk da 50 km yol kat edip 17:00 de Erzincan'a ulaşıyorum.

Erzincan'da kuzen karşılıyor beni,şehir merkezinde soğuk birşeyler içiyoruz.
Erzincan temiz ve güzel bir şehir, uzun süre Karlıova'da kaldıktan sonra burası bana oldukça kalabalık , canlı ve heyecanlı görünüyor aval aval etrafa bakınıyorum.


Vaktim dar önce petrole uğrayıp benzin alıyorum, toprak yolda toza toprağa batan ybr yi yıkıyorum yarınki yolculuğa hazırlıyorum.
Temizlik işi bittikten sonra Şehri yüksekten gören Esentepe ye çıkıyoruz bir kaç kare çektikten sonra merkeze geri geliyoruz.
Akşama mangal partisine davet ediliyoruz. Erzincan merkezindeki parkta yapılan mangal ve semaver çayı benim için sürpriz oluyor. Gece 1 de eve dönüyoruz. yorgunluk gözlerimden akıyor...

2.GÜN(28 HAZİRAN CUMA)

Sabah 6:30 da uyanıyorum, hızla hazırlanıp çantaları motosiklete sıkıca bağlıyorum. Haritamda yol güzergahıma göz atıp ilk mola vereceğim yeri belirliyorum.


Kuzenle vedalaştıktan sonra saat 07:00 de tekrardan yola düşüyorum. bu saatte Erzincan caddeleri boş ve sessiz hoşça kal deyip ayrılıyorum.
 Hava biraz serin hafiften üşüyorum. Yolculuğun ilk dakikalarında yol arkadaşımın biraz nazlandığını fark ediyorum performansı pek hoşuma gitmiyor, kendi kendime sabır telkin ediyorum, bir şarkı mırıldanıyorum.73 km sonra Refahiye'de mola veriyorum, yol üstünde kahvaltı yapıyorum.
Yarım saatlik kahvaltı molasından sonra tekrardan yola düşüyorum. kahvaltıdan sonra kendimi daha dinç hissediyorum, motosiklette kendine gelmiş gibi. 80 km yol yaptıktan sonra çay molası veriyorum.
Günün 2. molası Suşehri'nde idi. 3. molayı 83 km sonra Reşadiye'de veriyorum. Bütün molalarda olduğu gibi çay içmeyi ihmal etmiyorum.
Molalarda çayımı yudumlarken bir taraftan da haritayı kontrol ediyor yolculukla ilgili notlar alıyorum.
Öğleye yaklaştıkça hava iyiden iye ısınıyor, hafif bir rüzgar esiyor, güneş bazen bulutların ardına saklanınca rüzgar serinletici etkisini  hissettiriyor,
Önümde uzayıp giden yol, sarı tarlalar, ağaçlar. kendimi huzurlu hissediyorum. dertlerden sıkıntılardan uzaklaşma zamanı bu, huzura kaçış gibi bir şey.

Saat 12:40 ta Tokat Erbaa ya varıyorum

Cuma namazı için yol kenarında bir camide mola veriyorum

Cumadan sonra bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine tokat kebabı yemek için şehir merkezine gidiyorum, tavsiye edilen mekanı çabucak buluyorum.

Tokat kebabı kuzu eti ve patlıcandan yapılıyor, oldukça lezzetli, kendine özgü bir yeme sitili var, çatal bıçak kullanılmıyor, elle yeniyor. Yolunuz düşerse kesinlikle tavsiye ediyorum
Erbaa da 2 saatlik moladan sonra şehir merkezinden bir kaç kare fotoğraf çektikten sonra Amasya ya doğru yola koyuluyorum.

100 km yol kat ettikten sonra saat 16:00 da Amasya ya varıyorum. 

doğru şehir merkezine ilerliyorum. İki dağın arasında saklı bu şehrin merkezinde beni yeşil ırmak karşılıyor. harika manzara beni büyülüyor. Bir ırmak bir şehre ancak bu kadar yakışabilir.

Oldukça yorgunum. Bir sonraki günde Amasya da kalmayı planladığım dan merkezde fazla beklemiyorum. Kalacağım Turizm Uygulama otelinin 10 km şehir dışında olduğunu öğreniyorum, kısa sürede otele ulaşıyorum, burası şehir dışında orman içinde sessiz bir yer hoşuma gidiyor.
Odama çıkıyorum, bir süre dinleniyorum
Daha sonra  gezi notlarımı gözden geçiriyorum.

2. gün 10 saat yolda idim, bunu 4 saati mola. Toplamda 400 km yol yaptım bu şimdiye kadar 1 günde yaptığım en uzun yol.
Yorgunluktan akşam 7 de uyuya kalmışım gözlerimi açtığımda sabah saat 07:00 idi. 

3.GÜN(29 HAZİRAN CUMARTESİ)
Saat 8 gibi otelden çıkıp kent merkezine geliyorum. motosikleti park ettikten sonra yeşil ırmağı izliyorum, günü planlamaya çalışıyorum. Gözüm önce nehir kenarındaki tarihi yalı evlerine, hemen gerisindeki dağa oyulmuş Kral Kaya mezarlarına  ve dağın zirvesini tamamlayan Amasya kalesine takılıyor. Kendi kendime al sana plan önce mezarlar, eski yalı sokakları, arada kahvaltı, sonra kale tırmanırız, daha sonramı mı? onu sonra planlarız diyorum.

Geziye doğaçlama dahil olan tarihi Sultan II. Bayezid Camisini  ziyaretle başlıyorum. Osmanlı mimarisinin en güzel örneklerinden biri.

Hayranlıkla izliyorum, göze ve ruha hitap eden bu sanat eserini. Kesinlikle çağın ötesinden uzanıyor bizlere.
Bir süre, bu yapıyı tamamlayan, tarihin tanıkları ulu çınarları izliyorum.

Gün içinde başka tarihi camileri de ziyaret ettim. En büyüğü ve en dikkat çekeni Sultan II. Bayezid camisiydi.
Cami ziyaretinden sonra Amasya Minyatür Müzeye gidiyorum. Işık, ses efektleri hareketli nesneler ile Amasya'nın bir gününe tanık oluyorum.
Minyatür Müzeden sonra Kral Kaya mezarlarını görmek için dağa tırmanıyorum, Dik ve kaygan basamakları tırmanıp soluk soluğa mezarlara ulaşıyorum.

Kral Kaya mezarlarını gördükten sonra, bu mevkide bulunan ve şehri yüksekten gören cafe de kahvaltı yapıyorum.
Kahvaltıdan sonra kahve çok iyi  geliyor.
Bu bu kafe nin pişirdiği Türk kahvesi meşhur muş, gerçekten de söylendiği kadar varmış.
Kahve faslından sonra tarihi Amasya evlerini olduğu yalı sokaklarını dolaşıyorum.

Amasya evlerinin alt kısımları ve bazılarının 1. katları taştan üst kısımları ahşap ve kerpiçten inşa edilmiş. Bu evler kent yerleşiminin çok küçük bir kısmını oluşturuyor fakat kentin tadı tuzu bu evlerdir. Anlamış değilim bu şehrin imarına yön verenleri. Neden yapılan yeni yapılar bu mimari yansıtacak özellikler taşımıyor.
Öğle saatlerinde sıcaklık kendini iyiden iye hissettiriyor, Bende kalenin yolunu tutuyorum dolambaçlı dik bir yolu tırmandıktan sonra kale varıyorum.

Şehre hakim bir dağın tepesine kurulmuş kaleden çok buradan bütün ayrıntılarıyla görünen şehir dikkatimi çekiyor. Surların üzerine oturup Şehri izliyorum.

Dağın yamaçlarında değil de dağın avuçlarındaki bu şehrin peyzajını tamamlayan ön önemli öğe hiç  şüphesiz Yeşil Irmak.
Yaklaşık 1 saat kalede oyalandıktan sonra öğlen sıcağından kaçıp soluğu kale dibindeki tesiste alıyorum.

Çaydan Sonra Şehir merkezine doğru yola koyuluyorum, bu arada motosiklet bakımı için bir motosiklet servisi bakınıyorum. Yol üstünde Honda bayisi karşıma çıkıyor. Burada bayini sahibi aynı zamanda çok iyi bir motosiklet ustası ile tanıştım.kendisi profesyonel bir motosikletçi. 
 Motosiklet ve yolculuk üzerine kısa bir sohbet yapıyoruz, kendisi motosikletimin zincir ve debriyaj ayarlarını yapıyor, ısrarıma rağmen ücret kabul etmiyor, teşekkür edip oradan ayrılıyorum.
Öğleden sonra Amasya'nın çarsını, caddelerini turluyorum, bazen bir yerde oturup çay içiyorum, küçük çaplı alış veriş yapıyorum. 
Nehir kenarında bir banka oturup yorgun akan nehre, koşuşturan insanlara, mutluluk telaşında olan bir çifte tanık oluyorum. yavaş yavaş karanlık çöküyor, Şehrin ışıkları yanıyor, dağda renkli ışıklar beliriyor. Renkli ışıklarla nehir farklı görünüyor. Amasya harikalar diyarı gibi bir şey oluyor. fotoğraf makinesinin şarjı bittiği için fotoğraf çekemiyorum. 
4.GÜN(30 Haziran Pazar)
Sabah 05:30 da uyanıyorum, eşyaları motosiklete yükleyip motosikleti yola hazır ediyorum. Yola çıkmadan evvel haritama göz atıyorum. Saat 06:00 ve yeniden yollardayım.

hava serin, şehrin caddelerinden geçiyorum geçerken hoşça kal deyip Amasya'yı geride bırakıyorum. Bu günkü amacım Bolu ya ulaşmak. 400 km den fazla bir yolum var. 

İlk molayı Osmancıkta veriyorum kahvaltı-cay-yakıt alımı derken 40 dk kadar oyalanıyorum.

2. molayı Tosya da veriyorum.

3. Molayı Kurşunlu da veriyorum. 
 Bolu ya yaklaştıkça gökyüzünü bulutlar kaplıyor, rüzgar şiddetini artırıyor. Özellikle yan rüzgarlar sürüş konforunu etkiliyor. Yağmur havası var hızımı biraz daha artırıyorum, yağmura yakalanma fikri pek hoşuma gitmiyor. 
6 saat 40 dk yolculuktan sonra 12:40 ta 430 km yol kat ederek Bolu ya ulaşıyorum. Burada yemek molası veriyorum. özellikle Gerede- Bolu arasında rüzgarlı hava beni çok yoruyor 1 saat kadar dinleniyorum. 
Planımda Bolu da 1 gün kalıp Abant a gitmek vardı fakat havada yağmur kokusu var, İnternet hava durumuna bakıyorum, sonraki 3 gün hava yağmurlu görünüyor. Haritama bakıyorum eve 210 km yolum var.
Boluy'u pas geçip eve ulaşmaya karar veriyorum.

Saat 13:30 tekrardan yola düşüyorum. mola vermeden yolculuğu tamlamayı düşünüyorum. Bolu dağına yaklaştıkça coğrafya değişiyor, havadaki nem oranı artıyor denize yaklaştığımı hissediyorum.
Etrafta yeşil tonları artıyor. Bolu dağı da durup uzayıp giden yeşili izliyorum.

Bolu dağı bir eşik. Buradan sonra iklim, yerleşim, yeryüzü şekilleri birden değişiveriyor.
Bolu dağı son mola yerim oluyor bundan sonra hiç durmuyorum Kaynaşlı-Sakarya-Adapazarı-İzmit-Hereke'yi geçiyorum.180 km yolda hiç durmuyorum. Saat 16:30 eve ulaşıyorum. Macera burada son buldu.
Son gün kendime ait 2 rekor kırıyorum 1.si 1 günde ilk defa 650 km yol yapıtım 2.si hiç durmadan 180 km 
yol yaptım. 
SONUÇ olarak bütün bu yolda ne gördüğümü Jack Kerouac'ın Yolda adlı kitabından alıntı yaparak bitirmek istiyorum:
Yolda bir arayış vardı, arayıp ta bulamayış. Yolda sorular vardı, çoğu cevapsız. Ve yolda çoğu zaman masmavi bir gök yüzü. zümrüt yeşili çayırlar ve sonsuz bir kızıllık vardı...

YOLCULUKLA İLGİLİ TEKNİK BAZI VERİLER
Motosiklet: Yamaha ybr 125 ESD
Toplam yapılan yol: 1322 km(Çıkış Karlıova Bingöl-Varış Dilovası Kocaeli)
Yakıt Sarfiyatı: yaklaşık 38 lt benzin (180 tl civarı tuttu) 100 km de ort. 2.8 lt benzin tüketti
Hız ve yol performansı: Düz yollarda 95-105 km hız. yokuşlarda ort 75-85 km hızlara tırmandı dik yokuşlarda nadiren 65 km hızlara düştü. Gördüğüm en yüksek hız 120 km. Bu hızda ayak peglerinde titreşim, aynalarda görüntü bozulmaya başlıyor
Yolculu süresi: 3.5 gün
Yolculuk masrafı: Konaklama+yeme içme+yakıt= 400 TL
1 günde yapılan en fazla yol 650 km, durmadan yapılan en fazla yol 180 km 
seyahat boyunca teknik anlamda motosiklet bana herhangi bir sorun yaşatmadı.

Geziden bir kaç gün sonra motosikleti baştan ayağa kontrol ettim, motosikletim ve ben yeni bir maceraya hazırız.



3 yorum:

Gezgin Yolda dedi ki...

çok akıcı...estetik ve görsel...

Unknown dedi ki...


Motosiklet
çok güzel bisikletler ilginç ve güzel de

Adsız dedi ki...

Harika bir yol ve yolculuk anlatımı. Amasya'ya olan merakım katlandı.Umarım bir gün, ben de ybr'm ile oralara gidebilirim.

İNÖNÜ YAYLASI GEZİSİ (13.04.2024)

13 Nisan Cumartesi günü scooter ile İnönü yaylasına çıkmak  için önceden plan yapmıştım. Ömer de bana eşlik edecekti ama son anda işi çıktığ...