06 Nisan 2015

Bisiklet Gezileri 1

Normalde Motosiklet kullanıcısıyım. Öteden beri bisiklete de ilgim var fakat motosiklet ilgi dünyamın önemli bir bölümünü kapsadığından bisikleti hep ihmal ettim. 
Temmuz ve ağustos ayları dışında iş nedeniyle Bingöl Karlıova'dayım. 2 yıl boyunca bahar aylarında Doğu Anadolu da irili ufaklı bir çok motosiklet gezisi yaptım. Gecen yaz motosikleti büyütmek ve tarz değişikliği nedeniyle ybr 125 motosikletimi sattım. Tabi pirince giderken eldeki bulgurdan oldum, Bir kaç sebep birleşince motosiklet alma işini bir kaç ay ertelemek zorunda kaldım. Bisiklet hikayesi de işte bu noktada başladı.

Bahar geliyordu tabiat canlanacak benim yerimde durmam mümkün değil. Hızlı bir karar kısa bir araştırma sonucu internet üzerinden Carraro arka crs600 modeli başlangıç seviyesi dağ bisikletini sipariş ettim. Kısa sürede elime ulaştı evde keyifle topladım.


Bugün 5 nisan 2015 uzun bir kış ve bir haftalık yağmur sonrası güneşli pırıl pırıl bir hava var. Bisikletin ilk test sürüşü için öğle saatlerinde yola düşüyorum. Yavaş yavaş hızımı artırıyor bir iki fren yapıyorum bisikletin gidişi ve duruşu hoşuma gidiyor.


Bisiklet sürerken sık sık mola vermek zorunda kalıyorum zira hiç kondisyonum yok ayrıca bulunduğum yer 1800-1900 m arası yükseltiye sahip oksijen oranı az. Derin derin solurken ciğerlerim yanıyor. Kısa molalarda yeni canlanan tabiatı doyasıya izliyorum vaktim çok hiç acelem yok.
Bir ara yol kenarında, tam sırt üzerinde ,eskimiş küçük bir taş yapı gözüme çarpıyor. Bu tek ve terk edilmiş ev üzerine bir süre düşünüyorum. Yalnızlık, eskimişlik, inadına ayakta durmak...
Aslında buradan defalarca geçtim araba yahut motosiklet ile ama  hiç fark etmemişim hiç dikkatimi çekmemiş. Bir yerlere yetişmek için sürekli sürekli hızımızı artırıyoruz hep acele ediyoruz daha fazla daha çok yer görmek için.  İşin gerçeği atlayarak yaşıyormuşuz. Daha iyi kavrıyorum insanların nasıl gözlem yeteneklerini yitirdiğini. Sanırım  hızımızın artması ile ufkumuz genişledi fakat ruhumuz daraldı.
Yol üzerine bir çok at görüyorum. Hepsinin ortak özelliği oldukça zayıflamış olmalarıdır. Kışın idarelik besleniyorlar bahara çıkmaları sağlanıyor. Karlar eriyecek doğa yeşile kesecek, atlar beslenecek güçlenecek, yazın ot taşıma ve süt taşıma işinde kullanılacaklar. Bu döngü böyle sürüp gidecek.


 Bir ara km sayacına bakıyorum 10 km yakın yol almışım, kan ter içinde kalmışım aşırı soluk almaktan ve rüzgardan ciğerlerim yanıyor. Mola için çevreye hakim bir tepeyi seçiyorum. Oldum olası yüksek yerleri sevmişim. İnsan gerçek fiziksel bir faaliyette yorulunca dinlenmenin ve içtiği suyun tadı daha da güzel oluyor. Çevreyi izliyorum Karşımda karlı ve keskin dağlar, aynı keskinlikte mavi gökyüzü daha aşağılarda  yer yer  eriyen karların altından güneşe merhaba diyen toprak daha da aşağıda boz bulanık akan nehir.
Bisiklet mekaniğin en saf hali, doğa saflığın kendisi... aklımda buna benzer bir çok düşünce ile geri dönüyorum.

1 yorum:

Unknown dedi ki...


Motosiklet
çok güzel bisikletler ilginç ve güzel de

İNÖNÜ YAYLASI GEZİSİ (13.04.2024)

13 Nisan Cumartesi günü scooter ile İnönü yaylasına çıkmak  için önceden plan yapmıştım. Ömer de bana eşlik edecekti ama son anda işi çıktığ...